Pusula, yön gösteren bir araçtır. Ancak hayatın öyle sivri dönemeçleri, sert engelleri vardır ki bazen pusulanız kırılır, yollarınız karışır… Dahası, kendimizi kaybolmuş hissederiz.
Günümüz gençlerinin hemen hemen hepsinin hissettiği bir histir bu: "kaybolmak"… Tabii ki bu sadece gençlere ait bir duygu değildir; bir yetişkin de pekâlâ bu hissi yaşayabilir. Ancak ben, bir eğitimci kimliğimle, ülkemin çocuk ve gençlerine kendi hayat hikâyemle seslenmek istiyorum.
Evet, ben de kayboldum. Başarıyı, dik duruşu, haksızlığa boyun eğmemeyi, "o’cu bu’cu" olup birilerinin sayesinde değil de kendi bilek gücü ve bilgisiyle var oluşu hazmedemeyenler uğruna… Kendi yetersizliklerini sana yetersizlik hissi gibi empoze edenler, mobbing uygulayanlar, kültürel çatışmalar, baskılar… Bir zamanlar iş hayatında beğeni toplayan bir genç kız, sonra bir kadın ve en sonunda bir anne olarak tüm zorlukları yaşadım.
Tanıdık diye, taraf diye, torpilli diye, laf taşıyor diye, ikili oynuyor diye, güçlünün yanında yer alıp çıkar sağlıyor diye… Yükselmene engel olan herkes hâlâ sırtımda bir küfe gibi.
Başarıyı kaldırmak yerine seni kıskanarak "Sevilip sayılman ticari zarar" diyerek, "Ama bu senin kararın" havasında psikolojik baskı uygulayan işverenleri, çalışanları tanıdım. Ve maalesef bunlar son değil. İsmi, cismi, yüzü farklı olsa da her yerdeler, hep pusudalar.
Bugün bir yerlerde sen de bu satırları okuyup başını sallıyor, birini, birkaçını ya da hepsini yaşadığını hatırlıyorsun belki de. Evet, hayat bir kurtlar sofrası.
Herhangi bir yerde iyi olmak, güzel olmak, başarılı olmak... Bunların her biri, seni hedef haline getirebilir.
Peki ne yapmalı? Sinmeli mi? Korkmalı mı? Elbette insanız; kırılırız, yoruluruz, içimize döneriz. Hatta bazen en kötüsü olur: düşmanın manipülasyonlarına kanıp kendimizi suçlu, değersiz, yetersiz hissederiz.
Ama tam da o anda bir şey olur. Yaptığınız işte ne olduğunuzu hatırlatan bir mesaj, bir ses, bir arama gelir… Kalbine, hayatına dokunduğun biri… Senin onda bıraktığın etkiyi anlatır. Ve sen o an VAR OLMUŞ SENİ HATIRLARSIN! İşte o an yeniden durup resetlenir ve neden yola çıktığımızı hatırlarız.
Ve yazımı en sevdiğim sözlerle bitirmek istiyorum:
“Eğer sen vazgeçersen, hiç hak etmeyen biri kazanacak.”
“Düşman kazandıysa, boyun eğmeyen, dik ve adil duruşundandır.”
Kanma! Bazen düşmanın en yakının olabilir. Ama yeter ki kendine düşman olma! Kendine haksızlık etme. Çünkü insanın kendine duyduğu öfke hiçbir şeye benzemez.
Manipülasyonlara kanma, Kendine ve iç dünyana odaklan… O, sana seni hatırlatır.