DENETİMSİZLİK YIKTI

24 OCAK 2020 TARİHİNDE GERÇEKLEŞEN VE ŞEHRİN ÖNEMLİ BÖLÜMÜNDE BİNALARIN YENİLENMESİNİ GETİREN DEPREM İLE İLGİLİ RAPOR YAYINLANDI. FIRAT ÜNİVERSİTESİ TARAFINDAN SAHADA YAPILAN ÇALIŞMALAR VE ALINAN NUMUNELER IŞIĞINDA YAPILAN ARAŞTIRMADAN ÇIKAN SONUÇ MİMARİ PROJEDEKİ HATALAR, MALZEMENİN EKSİK KULLANILMASI VE DENETİMSİZLİK…

DENETİMSİZLİK YIKTI
TAKİP ET Google News ile Takip Et

24 OCAK 2020 TARİHİNDE GERÇEKLEŞEN VE ŞEHRİN ÖNEMLİ BÖLÜMÜNDE BİNALARIN YENİLENMESİNİ GETİREN DEPREM İLE İLGİLİ RAPOR YAYINLANDI. FIRAT ÜNİVERSİTESİ TARAFINDAN SAHADA YAPILAN ÇALIŞMALAR VE ALINAN NUMUNELER IŞIĞINDA YAPILAN ARAŞTIRMADAN ÇIKAN SONUÇ; MİMARİ PROJEDEKİ HATALAR, MALZEMENİN EKSİK KULLANILMASI VE DENETİMSİZLİK…

 

 

  24 Ocak 2020 tarihinde 6.8 büyüklüğünde yaşanan Elazığ depremi ile ilgili bilimsel rapor yayınlandı. Hazırlanan raporun girişinde şu cümlelere yer verildi:

Depremden sonra kısa bir süre içinde Fırat Yapısal Hasar Araştırma Grubu toplanmış ve hem deprem kaynaklı hasarlara ilişkin saha incelemeleri hem de Deprem Kriz Merkezi’ne yardımcı olmak için harekete geçmiştir. Elazığ Merkez, depremden hasar gören İlçeler ve Köyler ziyaret edilmiş ve yapısal hasarlar detaylı bir şekilde incelenmiştir. İnceleme, gözlem, ölçüm, test ve analizler sonucunda ortaya çıkan bulgular bu rapor vesilesiyle paylaşılmıştır.  Bu raporun amacı, depremin Elazığ’daki binalar üzerindeki etkisini inceleyerek, elde edilen tecrübenin kalıcı ve kullanılabilir hale getirilmesini sağlamaktır. Bu rapor hazırlanırken, Elazığ’da oluşmuş eski depremler, mevcut yapı stoku ve 24 Ocak Depremi dikkate alınmış, sadece sonuçlar değil, sebep ve öneriler de ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir.”

 

BETON KALİTESİZ

Hazırlanan raporun sonuç bölümünde ise şu görüşlere yer verildi.

“Ağır hasarlı ve göçen binaların beton basınç dayanımı 7 ile 10 MPa arasında değişmektedir. Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Malzemeleri Laboratuvar arşivi ile bu sonuçlar karşılaştırıldığında test sonuçlarının şaşırtıcı olmadığı görülmektedir. Beton kalitesindeki bu düşüklüğün ana sebepleri; a) Çimento miktarının az olması, b) Agreganın uygun olmaması, c) Betonun yerleştirilme problemleri ve d) Betonun bakımı ile ilgili eksikliklerdir.

ASIL SORUN DENETİMSİZLİK

Raporda beton kalitesinin düşüklüğünün en önemli ve ana sebebinin ise  “denetim yokluğu” veya “denetim eksikliği” olarak ifade edildi. 1999 öncesi yapılan binaların çoğunlukla denetimsizlik kurbanı olduğu belirtildi.

İŞYERLERİ MUKAVEMETİ AZALTTI

Hazırlanan raporda ana caddeye cephesi olan çok katlı betonarme konut binalarının giriş katlarının ticarethane olarak kullanılması nedeniyle oluşan yumuşak kat/zayıf kat düzensizliği de hasarı artırıcı yönde etki gösterdiği belirttirilerek şu görüşlere yer verildi:

“ Ticari kullanılabilirliği artırmak amacıyla giriş katların, konut olarak kullanılan üst katlara oranla kat yüksekliğinin fazla olması ve giriş katlardaki dolgu duvarların büyük oranda kaldırılması nedeniyle giriş katlarda büyük ötelenmeler meydana gelmiştir. Ötelenmeleri azaltacak deprem perdelerinin kullanılmaması ve kolonların sünek tasarlanmaması sonucu il merkezi için tasarım depreminin yarısı denebilecek büyüklükteki bir depremde ağır hasarlar meydana gelmiştir. Yumuşak kat/zayıf kat düzensizliği olan binaların büyük bir bölümünde hasar zemin katta yoğunlaşmış, üst katlarda sadece dolgu duvarlarda minimum düzeyde hasar oluşmuştur.

DOLGU DUVARLARDA HASAR

 Deprem sonrası dolgu duvarlarda yoğun bir hasar oluşumu meydana geldiği, binanın dayanımı açısından sorun oluşturmayan bu çatlaklar, mesken sahiplerini tedirgin etmiş ve depremden sonra uzun süre evlerine girmemelerine neden olduğu ifade edilen raporda şu görüşlere yer verildi:

“Özellikle bina plan alanını birinci kattan itibaren büyütmek için çok sık yapılan kapalı çıkmalara oturan dolgu duvarlarda yaygın bir şekilde hasar oluşmuştur. Dolgu duvar hasarında dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise özellikle bodrum katı olmayan ve dolgu zeminlere inşa edilen 161 binalarda çatlak genişliğinin arttığı gözlenmiştir. Yeni binalarda ise ince ve hafif duvar malzemesi (gaz beton vb.) ile yapılan dolgu duvarlarda çatlaklar meydana gelmiştir.

 

ESKİ MAHALLELERDE YIKIM DAHA FAZLA

 Elazığ İli için yerleşimin eski tarihlerde başladığı mahallelerin bina stoku benzer olmasına rağmen bazı mahallelerde hasar daha yoğun olarak gözlendiği belirtilen raporda şunlar ifade edildi: “Bu durum zeminin durumunun binanın deprem davranışı üzerindeki etkisini göstermesi bakımından dikkat çekicidir.

Hasar gören bu binaların genellikle kolon ve kirişlerinde minimum boyuna donatılar bulunmaktadır. Kolon ve kirişlerde donatı düzeni ve yerleşimi, binaların tabi oldukları tasarım yönetmeliklerin sünek tasarım koşullarını sağlamamaktadır. Bunun yanında bu binaların beton dayanımlarının, inşa edildikleri yılın yönetmelik kuralları dikkate alındığında, minimum beton dayanım sınıfının altında oldukları tespit edilmiştir. Binaların beton ve donatılarındaki bu yetersizliklerin yanında binaların birçoğu, deprem performansı üzerinde olumsuz etki gösteren önemli yapısal düzensizliklere sahiplerdir.

Tüm bu parametreler dikkate alındığında hasar gören binalarda, hasarın kolon ve kirişlerde yoğunlaşması beklenirken çok önemli sayıda binada hasar çerçeve içindeki dolgu duvarlarda yoğunlaşmıştır. Literatür incelendiğinde dolgu duvarlardaki bu hasar tipinin taşıyıcı duvarlardakine benzer olduğu görülmektedir. Dolgu duvarlarda gözlenen bu hasar, önemli bir duruma dikkat çekmiştir. Beton kalitesi düşük ve bina yaşı yüksek olan yapılarda sünmenin etkisi ile çerçeve içi dolgu duvarlar adeta taşıyıcı duvar gibi hareket etmiştir. Burada dolgu duvarların binalara ilave desteklerinin yan ısıra, malzeme kalitesi düşük ve bina yaşı yüksek binalarda hasar tespiti yapılırken bu elemanlardaki hasarlara dikkat edilmesi gerekliliğini ortaya çıkarması bakımından önemlidir. Bu tür hasara sahip binalar değerlendirilirken dolgu duvar hasarının taşıyıcı eleman hasarı gibi alınabileceği gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bu tip binalarda dolgu duvarların taşıyıcı bir eleman gibi davranmasının temel sebepleri; a) Sünme, b) Duvarın kalın olması, c) Aks aralıklarının küçük (<5 m) olması, d) Kat yüksekliğinin düşük olması (Hk< 2.8m), şeklinde sıralanabilir. Hasar tespiti sırasında dikkat edilmesi gereken bu hususun, hasar tespit formlarına uyarlanması önemle tavsiye edilmektedir.

YAPI DENETİM ŞART

Raporda denetimin ciddi bir şekilde yapılmasına dikkat çekilerek şu görüşlere yer verildi:

“24 Ocak 2020 Elazığ-Sivrice Depremi yapı denetiminin ne kadar faydalı olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Türkiye genelinde yapı denetimi 2011 yılında aktif hale gelmeden önce neredeyse yapı denetim kanunu ile aynı şekilde Elazığ Belediyesi 2005 yılından itibaren merkez mahallelerde inşa edilen binalarda yapı denetimini uygulamıştır. Merkez mahallelerde yapı denetimi ile inşa edilmiş binaların birkaç tanesi hariç depremi güvenle atlatmışlardır. Binaların depremi güven içerisinde atlatmalarının en önemli sebeplerinden birinin bu binaların tamamında zorunlu olarak uygulatılan deprem perdelerinin olduğu düşünülmektedir. Son birkaç yılda Elazığ İlinin klasik bina stokunun dışında binalar inşa edilmeye başlanmıştır. Bu binalar düşük oturum alanına sahip oldukları için bina yükseklikleri oldukça büyüktür. Böyle olunca betonarme perde yerleşimi mimari açıdan çeşitli zorluklar getirdiğinden, kullanılan betonarme perde oranlarının azaltıldığı ve zemin katı ticari olarak kullanılacak binalarda yapılan tasarımlarda önemli düzensizliklerin oluştuğu görülmektedir. Bu tür ve binanın deprem performansını olumsuz etkileyecek başka tasarımların beton dayanımı, donatı ve statik analiz programlarına güvenilerek, mühendislik davranış bilgisi ve öngörülerinden uzak yaygınlaştığı görülmektedir. Bu durum ileriki yıllarda yaşanacak depremlerde daha büyük problemlerin habercisi olarak karşımızda durmaktadır. Bu nedenle en az inşa koşulları kadar önemli olan proje tasarımı, yapı denetim sistemi içerisinde daha etkin bir şekilde kontrol edilmelidir.”