ALTIN YENMEZ YAVRUM ! DOLARDA YENMEZ DEDE !

TAKİP ET

Değirmen Taşında Gözyaşı öğütenlere minnet ve şükranla. Saygı ile...
Lâtif Emmi vardı Hep Rahmetle Andığım ve Ömrüm boyunca anacağım.1920 doğumluydu tahminen.Çok şey görmüş ve yaşamış bir bilgeydi ,ufku geniş bir emmi.Biz Rahmetli babamın hitabıyla hitab ederdik kendisine Latif Emmi.Sekiz on yaşlarından beri hem pasif hem de aktif bir dinleyeni izleyeni olmuştum.Akrabaydı dosttu içten ve milliyetçi bir yapısı vardı.Allah rahmeti ile muamele eylesin,üzerimizde okuamamızda ufkumuzda çok emeği vardır.Çok şey anlatırdı anlayana .Çok şeyi anlatırdı , geçmişi O anki zamanı ve şimdiyi anlatırdı...Işte bu anlatımlarından hiç aklımdan çıkmayan iki kelimeyi sizlerle paylaşmak istiyorum müsadenizle.Her hitabı şöyle başlardı.
-Hele bak hele... Yine birgün mutlaka bir kaç tekrarıydı .Hele bak hele yavrum altın YENMEZ.Bir ölçek altın verdiler zenginler bir ölçek buğday bulamadılar.Seferberlik, savaş sonrasını anlatıyordu... O zaman kimse yoktu eli saban tutan köyümüzde hepsi seferberliğe gitmiş bir kaç ıhtiyar kalmıştı köyde.Birde biz çocuklar.Kalan dul ve yetim kadınlar saban tutamazdı yavrum.Kazmayla darı ekmişti rahmetli teyzemiz Höyükte ki çeşme önüne o darı ile sekiz bacı hayatta kaldı O sene ve birde Bıleş te Dutlar erken olgunlaşmıştıda ona yetiştik canımızı o yıl Dut kurtarmıştı.Savaş sonu ve kuraklık birde üstüne Kımıl emerdi ektiğimizi . Darı ya da gılgıll dı yediğimiz, nadirdi arpa ekmeği yediğimiz.işte ozaman köyün en zengini, H.Efendi de açtı altını urbası yerinde ama buğday yoktu yavrum buğday.Bir ölçek altın verdim bir ölçek buğday bulamadım derdi..H. efendi .Lâtif emmi gözleri dolar ağlamaklı bir edayla o maviş gözlerini diker sert bir edayla.
-Helebak Oğlum Hele bak !Altın YENMEZ YAVRUM Altın YENMEZ! derdi .Allah rahmet eylesin.Hani dedim ya ,Ya geçmişi anlatırdı ya zamanı ya da bu zamanı anlatırdı diye.Evet Emmi Çok doğru söylemişdin" Altın YENMEZ .Altın YENMEZ Emmi .Dolar Asla YENMEZ ve yenmeyecek.Altın saftır temizdir güzeldir naiftir korunur ama dolar bir kağıttır Emmi! Saklasan da YENMEZ belki fare yiyip bitire.
-İşte dostlar birgün sabahın şafağı atmamıştı ,Çolliğin Değirmenine vardım.Değirmencinin ismini hep söylerdi de bağışlayın unuttum. Selam verdim Değirmenci ağlıyor merak ettim Dayı nedir derdin ne edersin ? Dedim.
-Dedi oğul göz yaşımı öğütüyorum.Nasıl yani De Oğul Şu köyden Falancanın dul eşi bir peştemal buğday getirdi. bunu öğüt dedi amca çocuklar aç.
Buğdaya baktım Ona baktım.birde dediki hak da alasın ha!
.Buğdayı kımıl emmiş.bir peş buğday birde hak alacam ha. Akşamdan beri "Şakşak" vurur, ben ağlarım .
Ha bu taşa gözyaşımı akıtır un diye öğütürüm gardaş, öğütürüm..
Arife tarif gereksizdir.Şimdi Tüm değirmenciler gözyaşım öğütse, kimse aç kalacam diye korkupta ... yangından mal kaçırırcasına stok yaparmıydı? selam ve dua ile

Serkan Özer (Misafir Yazar)

Bakmadan Geçme